Gökkuşağı bayraklarımız, hayatın içine karışmış eşcinsel yaşamlarımız olsun!
Hayatı yaşarken eşcinsellikte önemli olan cinsel yönelim miydi, yoksa kişilik miydi? Ortak noktamız ötekileştirildiğimiz noktamız olan eşcinsellik olmasına rağmen, bu bizi birleştiremiyordu, bir arada huzur içinde yaşamamızı sağlamıyordu? Neden birbirimizden şikayetçiydik, hatta neden eşcinsller birbirlerinden nefret ediyordu? Çünkü heteroseksist dünyanın bir uyarlamasıydı eşcinsel dünya da. Hayatın geneli nasıl yaşanıyorsa, eşcinseller gibi birimleri de aynı şekilde yaşıyordu. Hetroseksist dünya ne kadar gelişmişse, ne kadar insancaysa; eşcinsel dünya da o kadardı. İnsan boğulduğu sisteme uyarak nasıl kurtarabilirdi ki kendini? Birbirine yardımcı olmak değil, birbirinin kuyusunu kazmak vardı eşcinsellerde de. Kişilik ve karakterleri ve hayata bakış açıları ne ise, birbirleirne davranışları da bunun eseriydi. Bizim eşcinsellerde Batı'daki gibi hak mücadelesi de yoktu, varolan da zaten bana göre hak mücadelesi falan sayılmazdı.
ÇÜNKÜ... HAYATIN İÇİNDE VAROLMAYAN BİR EŞCİNSELLİK, HİÇBİR ŞEKİLDE VAREDİLEMEZDİ. Hele eşcinselliğin soyut bir kavram olarak savunulması, bizleri daha da ötekileştirmekten başka hiçbir işe yaramazdı. Düşünün, hayatın içinde nasıl yaşıyorsunuz..? Kısaca bir insan nasıl yaşaması gerekiyorsa, öyle yaşamamız gerekir değil mi? Peki biz eşcinsel olarak yaşamadığımız sürece, eşcinsellik kabul edilir miydi? Hayatın içinde varolmayan eşcinselliğin siyaseti mi olurdu ayol? Siz eşcinselliğinizden utanırsanız, onu üzerinizde taşımazsanız, ondan kurtulmaya çalışırsanız hatta, kendi gerçeğinizi inkar ederseniz; başkaları sizinle dalga geçmez miydi, sizi ayıplamaz mıydı, sizi dışlamaz mıydı, ayrımcılık yapmaz mıydı, kötü davranmaz mıydı, ötekileştirmez miydi..?
Peki biz eşcinseller nasıl varoluyoruz; ya gizli bir şekilde, ya da heteroseksistçe. Örnek vereyim; transseksüel olunarak veya ben aktif olduğum için eşcinsel sayılmam, heteroseksüelim diyerek varolamayız. Bu dediklerim kendimize olan nefretimizdir, homofobidir, kendimizden kaçıştır. Yaa adamlar ne yaptığını bile bilmiyor; erkek erkeğe sevişyor ama penisiyle işlev yaptğı için kendini heteroseksüel sanıyor. Pardon "heteroseksüel ne demek?"ti değil mi onlar için öncelikle. Erkeklik ve kadınlık vardı; biyolojik erkeklik yapılıyorsa, eşcinsel olunamazdı. Transseksüel olan da toplumsal cinsiyete uygun yaşayarak kendini heteroseksüel bir kadın olarak kabul ediyordu. E, nasıl varoluyormuşuz dediğim gibi; heteroseksüelce, heteroseksistçe!
Ben zaten bilindiği üzere cinselliğe kafayı takmıyorum. Sadece sevişirken hemcinsime olan duygularım var cinsel yönelim ve cinisyet olarak. Onun dışında bir insanım, bir canlıyım. Biyolojik olarak ölçütlerim var ama bu benim nasıl yaşayacağım konusunda birincil etken değil, olamaz da. Çünkü ben mix yaşamayı seviyorum. Evet farkım var heteroseksüellikten günlük yaşamda da ama ben bu farklılıkla hayata karışmayı seviyorum ayrı br kategori oluşturmak yerine. Eşcinsellerin derdi de bu, bu olmalı ama değil yaa..! Çünkü ben karıştığım varolan hayatın içinde fazla değil, neredeyse hiç eşcinsel göremiyorum gibi bir durum söz konusu. Ner'de görüyorum eşcinselleri; ya sokakta fuhuş yaparken, ya kadın kılığı içinde kendilerini göstermeye çalışırken, ya da dört duvar arasında gecenin karanlığında hemcinsleriyle sevişenler olarak. Bu bir varoluş değilir, bu şekilde varolamayız.
Ben kamufle veya heteroseksistçe yaşamaktanssa, homofobiye maruz kalmaya razıyım uzun vadede olsa varoluşumuza katkı sağlayacağı için. Biliyorsunuz çok spor yapıyorum. Dün çekilen videoda sesimin ne kadar hünsa olduğunu duydum ve gene utandım biraz. Arkamdan da konuşuyorlar. Çok cinsiyetçi davranmıyorlar ama davranmaya lüzum kalmıyor-lüzum bırakmıyorum. Çünkü ben, bana cinisyetçi davranılacak şekilde davranmıyorum. Yani içimdeki kadını ortaya çıkartmaya falan çalışmıyorum. İçimden nasıl geliyorsa öyle davranıyorum. Tabi eşcinselliğimin yansımaları oluyor ama ben bunu bile isteye yapmıyorum; otomatikmen, doğal olarak öyle oluyor. İnsanlar alışıyor zaten zamanla. Dolayısıyla eşcinselliğe de alışıyorlar.
Niye doğamıza uygun olarak yaşamıyoruz ki kimlikleirmizi. Şunu demek istiyorum. Niye heteroseksüellere benzetmeye çalışıyoruz kendimizi. Mesela transseksüelim diyen eşcinseller hiçbir zaman bir heteroseksüel gibi olamayacakalr ki; niye kendilerini kandırıyorlar, niye boşa kürek çekiyorlar. Zira aktif oldukları için heteroseksüel geçinen erkek eşcinseller de kendilerini kandırıyorlar. Siz de birer eşcinselsiniz. Bunlar basit konular değil; ülkemizdeki eşcinsellik gerçeği hala bu çünkü. Bu basit dediğimiz kendimizle yüzleşmeyi, barışmayı halledemediğimiz sürece, eşcinsellik kabul edilemez.
Şunu da asla unutmayalım; homofobiye yüz veren, zemin hazırlayan, cesaret veren bizim korkaklığımız. Kamuflajlarımızı yırtalım artık. Heteroseksistçe varolamayız, kabul etmezler bizi bu şekilde. Eşcinsel haklarının önündeki en büyük fren, kendimize olan homofobimiz. Homofobi de direk nefret olmayabilir. O kadar çok bahanemiz varki toplumun homofobisine karşı, onları haklı görmek için; bu da kendimizle tam barışamadığımızın göstergesi; yoksa sadece toplumun hiddetinden korkmak değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder