3 Aralık 2018 Pazartesi

Heteroseksist bir toplumda doğal bir kimlik tanımı ne kadar


Politik anlamda aktivizmi bıraktıktan ve bağımsız bir şekilde eşcinsel ruhu yaşatmak adına başlattığımız haftalık buluşmalarımızı 2 yıldan fazla süredir 1 hafta bile aksatmatmayarak devam ettiriyoruz. Aynı kişilerle moral olsun diye yaptığımız haftalık sohbet TOPlantılarımız aslında herkese açık ama eşcinsel kimliğe bakış açımız cinisyetçi anlayışa uymadığı için ne fazla talep var, ne de talepte bulunanlar da zaten kendilerine uymadığı için dahil de olmak istiyorlar. (TOPlantılarımızdan kimler geldi geçti ama hepsinin derdi ya seks, ya cinsiyet, ya da araştırmalarına bizi malzeme etmek. Özellikle yabancı eşcinseller artık tez konusu olmaktn bıktılar ve kendilerini kullanılmış hissediyorlar bu konuda. Çünkü kimlikleirne dair tutulan raporların hiçbir işe yaramadığını öğrendiler. O yüzden ben artık bu arkadaşları yazı mazlemesi falan etmek istemiyorum kesinlikle.Sohbetimizi yapıp dağılıyoruz.) Bizim bu konudaki anlayışımız, cinsel yönelim konusunda heteroseksüellik dışındaki eşcinsellik sadece. Biz olayın cinsiyet tarafına kesinlikle bakmıyoruz. Çünkü cinsiyet kimliği problemi kişinin psikolojik durumuyla, içinde yaşadığı cinsiyetçi sisteme bakarak kendisini arada kalmış ve kötü hissederek, bundan kurtulma çabasından başka bir şey değil, bunun da zaten cinsel yönelim hakları mücadelesiyle zerre alakası yok.

Bugün "Bülent Ersoy"luğun ne olduğunu tartıştık. Bülent Ersoyluk geçmişte eşcinsel olup, bedeniyle barışamadığı için erkek bedeninden kurtulmaya çalışıp, cinsiyet kimliğini ürolojik organlar üzerinden ifade etme çabasıdır. Bakınız, biz kişinin ister doğuştan olsun, ister heteroseksizmin homofobisinden dolayı olsun kendini nasıl-hangi cinsiyette veya hangi cinse karşı duygusal veya bedensel ne hissettiğinin derdinde değiliz; insanın kimliğini doğduğu bedende ifade edememesnin ne olduğunu ve nedenini tartışıyoruz. Bu, kişinin psikolojisi ve de heteroseksizmden başka ne olabilir? Hepimiz Bülent Ersoyuz, hepimiz Zeki Müreniz, hepimiz Küçük İskender, Murathan Mungan, vesaireyiz. Bakınız içinde yaşadığımız cinsiyetçi sistemin homofobik ayrımcılığı, kşilerin kendilerini tanımlama zorunluluğu kılıyor. Direnemeyenler de arada kalamıyor ve kendilerine bir yol seçiyorlar bedensel transfer gibi. Gerçekte sadece eşcisnellik var, heteroseksülelik dışında cinsel yönelim olarak ve eşcinsellik de zaten kişinin kişilerin doğduklarında bedenlerine atanan cinsiyet kimlikleri dışında bir cinsel yönelimlerinin olması demekten başka bir şey değildir. Transseksüelliği gerçek ilan etmek bir homofobidir, bir eşcinsellik karşıtlığıdır. "Siz" kendini eşcinsel olarak tanımlayanla, transseksüel olarak tanımlayanların farklı fuygular içersinde olduğunu mu sanıyorsunuz? Tek farkı, birisi doğasıyla barışık, birisi doğasına düşmen. Bu kadar!

Not: Bulaşmasın kimse eşcinselliğimize! Özellikle LGBTİ güruhu!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder