Bugün "Bülent Ersoy"luğun ne olduğunu tartıştık. Bülent Ersoyluk geçmişte eşcinsel olup, bedeniyle barışamadığı için erkek bedeninden kurtulmaya çalışıp, cinsiyet kimliğini ürolojik organlar üzerinden ifade etme çabasıdır. Bakınız, biz kişinin ister doğuştan olsun, ister heteroseksizmin homofobisinden dolayı olsun kendini nasıl-hangi cinsiyette veya hangi cinse karşı duygusal veya bedensel ne hissettiğinin derdinde değiliz; insanın kimliğini doğduğu bedende ifade edememesnin ne olduğunu ve nedenini tartışıyoruz. Bu, kişinin psikolojisi ve de heteroseksizmden başka ne olabilir? Hepimiz Bülent Ersoyuz, hepimiz Zeki Müreniz, hepimiz Küçük İskender, Murathan Mungan, vesaireyiz. Bakınız içinde yaşadığımız cinsiyetçi sistemin homofobik ayrımcılığı, kşilerin kendilerini tanımlama zorunluluğu kılıyor. Direnemeyenler de arada kalamıyor ve kendilerine bir yol seçiyorlar bedensel transfer gibi. Gerçekte sadece eşcisnellik var, heteroseksülelik dışında cinsel yönelim olarak ve eşcinsellik de zaten kişinin kişilerin doğduklarında bedenlerine atanan cinsiyet kimlikleri dışında bir cinsel yönelimlerinin olması demekten başka bir şey değildir. Transseksüelliği gerçek ilan etmek bir homofobidir, bir eşcinsellik karşıtlığıdır. "Siz" kendini eşcinsel olarak tanımlayanla, transseksüel olarak tanımlayanların farklı fuygular içersinde olduğunu mu sanıyorsunuz? Tek farkı, birisi doğasıyla barışık, birisi doğasına düşmen. Bu kadar!
Not: Bulaşmasın kimse eşcinselliğimize! Özellikle LGBTİ güruhu!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder