9 Ekim 2017 Pazartesi

Eşcinsellikte hikayeler aynı, oyuncular değişiyor sadece...


Eşcinsellikte hikayeler aynı, roller aynı, oyuncular değişiyor sadece...
Kendimizi bildiğimizden beri eşcinselliğimizin farkındayız...
Ama içinde yaşadığımız heteroseksist sistem gizlenmemize sebep oluyor. Eşcinselliğimizin arkasında duramıyoruz; durursak zaten engellerle, ayrımcılıklarla, ötekileştirmelerle, şiddetle, vesiareyle karşılaşıyoruz. Herkes de her şeyi göze alıp açık eşcinsel olamayabiliyor...
Heteroseksist sistemin toplumsal cinsiyetçi kuralları var herkese dayattığı ve bireylerinin de içselleştirdiği veya bireylerinin kafasını karıştırıp tereddütlerde bıraktığı...
İçimizi biliyoruz, kendimizi biliyoruz ama kimimiz direnebiliyor heteroseksist baskılara, kimimiz direnemiyor...
Direnenler de açık ve net bir eşicnsel olarak yaşayamayabiliyor...
Direnemeyenlerse evlilik gibi toplumsal kurallara boyun eğmek zorunda kalabiliyor.
Netice ne?
MUTSUZLUK.
Eşcinsellerin heteroseksül evlilik yapmasının mutlulukla mı sonuçlandığını/sonuçlanacağını zannediyorsunuz?
"Evlen, belki düzelirsin" diyorlar; eşcinsellik yamuk bir şey mi, karşı cinseller deneme tahtası mı?
Bitmeyebiliyor bu evlilikler ama zoraki devam ettiriliyor...
Sırtımızda tonlarca yük ağırlığında, samimiyetsizce, sevgiden ve aşktan yoksun, vesaire...
Kazasız belasız bitebiliyorsa da ne ala.
Oysa bizim bir tane hayatımız var ve doğa dışı cinsiyetçi bir sistem için niye yapımıza ters olan bir şeyi deneyelim veya buna mecbur kalalım?
Bir tanecik hayatımızı çıkmaz yollara saparak niye kartartlaım, niye boşa harcayalım?
Düşüp kalkmadan, canımız yanmadan, daha önceki tecrübelerden faydalanarak bir rota çizsek diyorum kendimize biracık daha cesur olarak, baskıcı sisteme boyun eğmeyerek...
Böylece hem üzülmesek, hem de eşcinsellik konusundaki önyargıalrı ve nefreti peiştirmesek...
Hayallerimiz var, beklentilerimiz var hayattan ama yaşanamamışlık hakim bu yüzden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder